İsveçli batarya üreticisi Northvolt bir süredir yaşadığı ekonomik sıkıntıların ardından 12 Mart 2025 tarihinde iflas başvurusunda bulunmuş ve Stokholm Bölge Mahkemesi şirketin iflas ettiğini açıklamıştır. Mahkeme aynı zamanda bu alanda geniş deneyime sahip olan Mikael Kubu'yu da kayyım olarak atamıştır. Northvolt'un iflası modern İsveç tarihinde, Saab ve Northland Resources iflaslarının da ötesinde en büyük iflas olarak dikkat çekmektedir. Dev bir start-up olarak nitelendirilebilecek şirketin zirve döneminde 5.000 çalışanı bulunmaktayken, ekonomik sıkıntılar neticesinde 2024 Eylül ayında 1.600 kişinin işine son verilmişti. Şirketin 8 milyar ABD Dolarını aşan borç yüküyle karşı karşıya olduğu bildirilmektedir.
Northvolt yönetiminden yapılan açıklamada, şirketin bir çok batarya üreticisi gibi ciddi mali zorluklarla karşı karşıya kaldığı, artan maliyetler, jeopolitik belirsizlikler, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve değişen piyasa koşullarının şirketin finansal dengesini olumsuz etkilediği, üretim süreçleri hızlanırken çeşitli operasyonel zorluklarla karşılaşıldığı, ABD'de iflas koruma yasası kapsamında Chapter 11 başvurusunda bulunma ve kredi sağlayıcılarla görüşme gibi çeşitli finansal yeniden yapılandırma yöntemlerinin denenmesine rağmen faaliyetleri sürdürmek için yeterli finansman sağlanamadığı, şirket potansiyel yatırımcıların ilgisini çekse de anlaşmaların nihai hale getirilmesi için yeterli zaman ve kaynağın bulunamadığı ifade edilmiştir.
Çin'in batarya üretimine karşı bir Avrupa girişimi olarak ön plana çıkan Northvolt aynı zamanda İsveç'in ve İsveç otomotiv sektörünün elektrikli araçlar ve sürdürülebilirlik konusunda attığı öncü adımlarda önemli bir konuma sahiptir. Northvolt'un en büyük yatırımcıları arasında % 21 ile Volkswagen ve % 19 ile Goldman Sachs ön plana çıkarken Scania, Volvo gibi İsveçli bazı şirketler de Northvolt'un hem müşterisi hem de yatırımcısı konumunda bulunmaktadır. Dolayısıyla anılan iflasın İsveçli otomotiv üreticilerini etkileme potansiyeli de bulunmaktadır.
Northvolt'un iflasının İsveç siyasetinde de yansımaları olmuştur. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson devletin üzerine düşeni en iyi şekilde yapacağını açıklamış, İsveç İşletmeler ve İnovasyon Bakanı Ebba Busch da çeşitli girişimcilerin konuyla ilgilendiğini, farklı tarafların güçlerini bir ortak girişim şeklinde birleştirmelerinin de mümkün olabileceğini, İsveç devletinin gerekli desteği sağlamaya ve bunun yolunu açmaya hazır olduğunu açıklamıştır. Ana muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti'den yapılan açıklamada ise hükümetin uygun bir yeni yatırımcı bulma konusunda sorumluluğunun olduğu, şirkete Çin tarafından sahip olunmasının önüne geçilmesi için İsveç devletinin şirket ortağı olmasının da değerlendirilebileceği vurgulanmıştır.