Ticaret Araştırmaları ve Risk Değerlendirme Genel Müdürlüğü

...

Yunanistan'ın 2023 Yılı Muhtemel Ekonomik Görünümü

Yunanistan medyasında ülkenin 2023 yılındaki genel ekonomik görünümüne ilişkin bugün bir inceleme yayımlanmıştır. Bahse konu incelemede, ülkede enflasyonun en azından ilk çeyrek boyunca yüksek kalacağının beklendiği ifade edilmiştir. Avrupa Merkez Bankası'nın şubat ve mart aylarında yeniden faiz artırması, böylece altı kez üst üste faiz artırımına gitmesi olasıdır. Bu nedenle Avro bölgesi ülkelerinin çoğunun üst üste ikinci bir çeyrekte resesyon yaşaması da söz konusu olabilecektir. Bu doğrultuda, ülkenin 2023 yılı genelinde yaşayacağı on ekonomik zorluğa ilişkin değerlendirmeler aşağıda verilmektedir:

 

1- Yunanistan'ın 2023'te yaşayacağı en büyük zorluk ekonominin gerçek bir büyüme yakalamasıdır. Ülkenin 2022'de %5,6 büyüdüğü düşünülürse, 2023'te çok daha yavaş bir büyümenin (tahminen %1,8) gerçekleşmesi beklenmektedir. Ancak bu oranı yakalamak için dahi gayri safi yurtiçi hasılanın ana bileşenlerinde, özellikle tüketim ve yatırımlarda büyümeye ihtiyaç duyulmaktadır.

2- Hem gerçek büyümenin gerçekleşmesi hem de ortalama yıllık enflasyonun %5'e düşmesi için GSYİH'nin 2023'te nominal düzeyde 14 milyar Avro artması gerekmektedir. Bu hesaplamaların gerçekleşmesi halinde, Yunanistan'ın GSYİH'si 224 milyar Avro'ya yükselecektir. Borç oranının belirlenmesinde dikkate alınan nominal GSYİH, özellikle 2023'te, 13 yıl sonra ilk kez borcun arzu edilen yatırım düzeyine yükseltilmesinde çok önemli bir faktör olacaktır.

3- 2022 yılı turizm gelirleri, enerji fiyatlarındaki artıştan ve bunun sonucunda genişleyen ticaret açığı açığından kaynaklanan GSYİH kayıplarının dengelenmesine yardımcı oldu. Turizm gelirleri bu yıl salgın öncesi son yıl olan 2019'un %95'inden fazla ya da 2022'deki seviye olan 17 milyar Avro civarlarında kalmalıdır. Fakat, bu olasılık, turizm gelirlerinin ana kaynağı bazı ülkeleri vuran durgunluk nedeniyle bu görevi daha da zorlaştırmaktadır.

4- Özel tüketim harcamalarında bir artış olmadan nominal GSYİH'de 224 milyar Avroyu yakalamak ve reel bir büyüme elde etmek zor görünmektedir. Faiz dışı bütçe fazlası gibi mali hedeflere ulaşmak, kamu tüketimine darbe vuracak ve bunun reel büyüme üzerinde olumsuz yansımaları olacaktır. Özel tüketimin %1 artırılması hedeflenmektedir. Ancak enflasyon ve buna bağlı olarak artan borçlanma maliyetleri, bunu zorlaştırmaktadır. Bütçede yer alan gelir destek tedbirleri yardımcı olacaktır ancak esas belirleyiciler iç ve dış piyasaların psikoloji ve koşulları olacaktır.

5- Avrupa Birliği'nin İyileşme ve Direnç Fonu ile yapısal fonların doğru kullanılması, özel yatırımların büyümesini büyük ölçüde belirleyecektir. Belirlenen %15,5 büyüme hedefi oldukça iddialı görülmektedir. Diğer yandan, bankalar ve gayrimenkul yatırımları tarafından gerçekleştirilen kredi genişlemesi çok önemli olacaktır. Gayrimenkul sektörü, hem daha yüksek faiz oranlarıyla hem de inşaat malzemeleri fiyatlarındaki artışla yüzleşmek zorundadır.

6- Enflasyonun artış hızında 2022 seviyesinin yaklaşık yarısı, %5'lere doğru bir çekilme hedeflenmelidir. Enflasyonun yavaşlatılmasında baz etkisi bir miktar yardımcı olacaktır; ancak enerji fiyatlarının nasıl gelişeceği ve enflasyon beklentilerinin nasıl ve hangi düzeyde konsolide olacağı konusundaki belirsizlikler devam etmektedir.

7- Daha yavaş bir ekonomik büyümeye rağmen, istihdamda net bir büyüme olmalıdır. Hedef, işsizlik oranının daha da geriye çekilerek %12,6'ya düşürülmesidir.

8- Faiz dışı bütçe açıklarından faiz dışı fazlalara geçiş için 5 milyar Avroluk bir mali düzenleme gerekmektedir. 2022'de getirilen birçok gelir desteği önleminin sona ermesi bu hedefe erişilmesine yardımcı olacaktır.

9- 2023'ün ilk yarısında bir dizi hizmet için daha düşük KDV oranlarının sürdürülmesi, sözde dayanışma vergisinin kaldırılması gibi vergi indirimlerine rağmen, vergi gelirinin 1,7 milyar Avro artarak yaklaşık 58 milyar Avroya ulaşması gerekmektedir.

10- Yukarıda değinilen zorlukların aşılması, nominal borç büyümesinin 1-2 milyar Avro'yu aşmamasına, toplamda 356-357 milyar Avro'ya ve hatta GSYİH'nin %160'ının altına düşmesine yardımcı olacaktır. Burada temel koşul, seçim ekonomisi yoluyla kamu harcamalarının artırılmasından kaçınılması ve söz konusu faiz dışı fazlanın elde edilmesidir.