Rwanda, yetkililerin belirttiğine göre, enerji üretiminin çok ötesine geçmesi beklenen bir projenin parçası olarak ilk araştırma reaktörünü, yani mini bir nükleer santrali kurmaya hazırlanıyor.
Bu girişim, Rwanda Atom Enerjisi Kurumu (RAEB) CEO’su Fidele Ndahayo’ya göre, ülkenin acil sorunlarını çözmeyi; sanayi büyümesini desteklemeyi, tarımı geliştirmeyi ve yeni nesil bilim insanlarını yetiştirmeyi amaçlıyor. Ndahayo, 26 Eylül Cuma günü Moskova’da düzenlenen Dünya Atom Haftası’nda “Neutron flux symphony as a score of progress: how a research reactor ‘sounds’ in daily life” başlıklı panelde ülkenin nükleer hedeflerini anlattı.
Ndahayo: “Sürdürülebilir bir nükleer enerji programı, araştırma nükleer programı olmadan mümkün değildir” dedi. “Bu, ihtiyaç duyduğumuz insan kaynağını yetiştirmemize ve enerji dışındaki birçok sosyo-ekonomik sektörde gelişmeyi destekleyecek araştırmalara yardımcı olacak.”
Rwanda, Rusya’nın devlet nükleer enerji şirketi Rosatom ile iş birliği içinde Kigali’de Nükleer Bilim ve Teknoloji Merkezi (CNST) kurulması için fizibilite çalışması yaptı. 2019’da Rusya ile imzalanan anlaşma, 6 çok amaçlı bölümden oluşan 10 MW havuz tipi reaktörü kapsıyor: araştırma reaktörü ve laboratuvar kompleksi, nükleer tıp merkezi, çok amaçlı ışınlama merkezi, radyobiyoloji laboratuvarı ve sera.
Ndahayo ayrıca şunları söyledi: “Nükleer teknikler giderek daha hassas hale geliyor ve tıpta bazı hastalıkların tedavisini geliştirmek için kullanılıyor. Rwanda da bu teknikleri entegre ederek kendi nükleer sistemini geliştirmek istiyor.”
Hükümetin öncelikleri arasında gençlerin eğitimi de var. Rwanda Üniversitesi bu yıl nükleer bilim ve teknoloji programı başlattı. Tarıma değinen Ndahayo, “Çiftçiler yağmurlar ya gelmediğinde ya da yanlış zamanda geldiğinde çaresiz kalıyor. Bizim çözümümüz, sadece yağmura bağlı kalmamak için sulama sistemleri geliştirmek” dedi.
Bu projeyle birlikte, özellikle yeraltı suyu kaynaklarını haritalandırma çalışmalarının yapılacağı ve bunun sulama için kritik olacağı belirtildi.
Ancak Ndahayo, projenin çevreyi koruması ve daha iyi bir durumda bırakması gerektiğini vurguladı. Buna, biyoteknolojik çözümler – özellikle tarımda azotun hassas kullanımıyla kirliliği azaltma ve su sistemlerini koruma – da dahil.
Devlet kurumları, araştırma enstitüleri ve çevre kuruluşları, projenin ülkenin ihtiyaçlarına cevap vermesini sağlamak için birlikte çalışıyor.
